Aile Tutumunun Öğrenci Başarısındaki Etkisi
YGS’de Aile Tutumunun Öğrenci Başarısındaki Etkisi
Eğitimin ilk olarak ailede başladığı koşulsuz herkes tarafından kabul edilen bir görüştür. Anne ve babalar çocuklarının ilk öğretmenleridir. Okul yaşantısının başlamasıyla beraber bu rol öğretmenlere geçer. İlkokul Ortaokul ve Lise dönemlerinde ailenin çocuk üzerinde etkisi belki okul çevresi kadar olmasa da yinede kişilik, ahlak özelliklerinin kazanılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle ülkemizde okuma evrelerinin sınavlara bağlı olması haliyle öğrencilerde bir çalışma disiplini gerektirmektedir. Disiplin derken sıkı sıkıya çalışmayı her şeyden elini çekmeyi tamamen sınav sürecine odaklanmaktan bahsetmiyoruz bu şekilde bir başarı gelse bile başka bir yerde sorunlar illaki çıkacaktır. Çünkü öğrencinin sosyal bir değer olarak topluma karışması eğlenmesi de önemlidir kendine zaman ayırabilen çevresi ile zaman geçiren sosyalleşen ama zamanı gelince de derslerine çalışabilme disiplininden bahsediyoruz. Bu disiplin tabi kendiliğinden oluşmuyor aileye burada çok önemli görevler düşmektedir.
YGS’ye girecek olan öğrencinin bulunduğu yaş itibari ile ergenlik dönemine denk geldiği ve bu döneminde öyle kolay geçilmediği birçok gelişim uzmanı tarafından dile getirilmektedir. Bu dönemin öğrencilerde ileride telafisi imkânsız olan sonuçlara doğru götürebilir. Aile bu dönemde çok dikkatli olmak zorundadır. Ailenin öğrenciden beklentisi artıkça öğrenci kendisini biraz daha köşeye sıkışmış hisseder. Çünkü her insanın bir potansiyeli vardır. 10 yaşındaki bir çocuktan 100 kilo kaldırmasını beklemiyorsak öğrencinin yeteneklerini aşan becerileri de beklemek mantıksız olur. Bu beklentiler artıkça öğrenci gayretti artırır ama yetenekleri ve ilgileri farklı olduğundan başarısızlık yaşar ve bu başarısızlık onu bunalıma sokar. Ülkemizde maalesef geleneksel aile yapısı hala devam etmektedir her baba çocuğunun doktor, avukat vb. olmasını ister. Babanın, çocuğunun yeteneğine ilgisine göre onunda kararlarını önemsemeyerek ona bir yol çizmesi öğrenciyi bunalıma sokmak için yeterlidir.
Her yıl sınavdan sonra intihar eden kişiler bunlara örnektir. Sınavda başarısız olan öğrenci hayatın bu sınavdan ibaret olmadığını sınavların gelip geçici şeyler olduğunu kavrayamamış demek, bu düşünceden yoksun olmasında ailenin de etkisi vardır. Ufak bir başarısızlık onu ümitsizliğe sokuyor ve yaşamına son verebiliyor. Peki doğuştan intihar etmenin ne olduğunu bilmeyen kişi nasıl oldu da intihar etti. Ailenin öğrenci karakterine ve ahlak yapısına etkisine değinmiştir. Sürekli cezalandırıcı veya baskıcı bir ailede yetişen kişi haliyle başarısızlık karşısında cezalandırılacağını bilir ve bundan kurtulmak ister. Sınav dönemlerinde çocuğunu anlayan ona destek olan okumak istediği bölümü maddi yönden sorgulamayan aile tipinde öğrenci başarılı olur. Yine aşırı hoşgörülü izin verici ailelerde öğrenci ailenin hiçbir baskısıyla karşılaşmaz ve haliyle kötü alışkanlıklar edinebilir.
Peki sınav dönemlerinde aileler öğrencinin başarısı ve ruhsal durumunun iyi olmasını nasıl başarabilirler öğrenciye karşı tutumu nasıl olmalı bu sorulara cevap vermek gerekirse; Birçok uzman eğitimcinin dediği gibi aile öğrencinin üzerinde baskı kurmamalı, onu istemediği bir alana yönlendirmemeli beceri ve yeteneklerini aşan beklentilere girmemeli, öğrenciye zaman ayırmalı ona bir anne, baba olmanın yanında arkadaş bile olmalı en ufak bir başarıda onu ödüllendirmeli başarısızlıklar karşısında onu cesaretlendirmeli ona destek olmalı bu şekilde davranıldığı zaman öğrencinin daha sağlıklı bir kişiliğe akademik olarak başarılı bir duruma gelmesini sağlar.