Murat Akçakaya – Karşılaştırmalı Kamu Yönetimi Final Soruları 2014
Murat Akçakaya – Karşılaştırmalı Kamu Yönetimi Final Soruları 2014
BİRYERİSTAN hayal edin. Öyle bir yer olsun ki “Adalet Mülkün Temelidir” yazan mahkemelerinde hak ve hukuk parayla, güçle, makamla satın alınmasın. İnsanlar uzun yargılama ve tutukluk sürelerinden şikayet etmesinler. Yasama, yürütme ve yargı erkleri sadece kendi işlerini yapsın. Bu güçler birbirini tenhada kıstırmaya, birbirine operasyon çekmeye çalışmasın. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazan meclisinde gerçekten milletin hayrına olan işler yapılsın. Her gelenin kafasına, çapına, vizyonuna ve niyetine göre bir şeyleri deneme yanılma yoluyla hayata gerçirmeye çalıştığı bir yer olmasın. İnsanlar “Bu adam dedemi de babamı da beni de yönetti. Torunumu da yönetmesinden korkuyorum” gibilerinden cümleler kurmasınlar. Yani siyaseti meslek olarak algılayan dinozor, ahlaksız, çıkarcı, devletin sahipliğine soyunan, samimiyetsiz ve yalancı siyasetçiler bulunmasın burada. Toplumun geleceği uzun yıllar bir ya da birkaç kişinin egemenliğinde olmasın. Kurallar, ilkeler, system egemen olsun. Güya “En yaşanılabilir başkent” diye ödüller alan şehrinde, yağmur yağdığında alt geçitlerin altında mahsur kalan insanları “balık adamlar” kurtarmak zorunda kalmasın. Burada devlet de handdini bilsin vatandaş da. Devlet, kendine yakın olan kişi, grup ya da çevrelere özel imkanlar ve ayrıcalıklar tanımasın. Aynı devlet birilerine özel alan açmasın, herkese aynı mesafede olsun.
Burada “kişiye göre sistem oluşturma” çabaları olmasın, kişilere özel hukuki düzenlemeler yapılmasın. İdeolojiler akılları devre dışı bırakmasın, gözleri kör etmesin, kalpleri karartmasın. Hak, hakikat, adalet, liyakat, ahlak ve hukuk temel sacayakları olsun buranın. İktidar toplumun tüm kesimlerine hizmet etsin, ayrımcılık yapmasın. Muhalefet de “bu adam gitsin de memleket yangın yerine de dönse fark etmez” demesin. Birkaç dakika önce ölümden dönen yüzü gözü pas içinde ama kalbi ve ruhu ay gibi pak olan bir emekçi, ambulansa bindirildiğinde “Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin” diyerek, unuttuğumuz insanlığımızı hatırlatmak zorunda kalmasın. Giden canlar üzerinden siyaset yapılmasın. Pis, iğrenç ve ahlaksız hesaplarını gariban ama adam gibi adamlar üzerinden yapmasın birileri.
Kader ve kazaya imanla kadercilik birbirine karıştırılmasın burada. Güç, makam, para ve nüfuz; hizmet için, adaleti tesis etmek için, ülkeyi kalkındırmak için, ahlak toplumu inşa etmek için, kalpleri ve zihinleri temizlemek için kullanılsın. Siyasi tercihlerinden dolayı insanlar dışlanmasın, ötekileştirilmesin. Kamplara ayrılmasın ülke. Adına gazeteci denen, kutsalsız, insafsız, ahlaksız bir insan müsvettesi; “Bu olanlar gayet normal, hatta bunlara müstehak” deme cüretinde bulunmasın. Herkesin sadece kendi fikir, düşünce ve tercihlerini doğru olarak gördüğü, kendi gibi düşünmeyenleri sapkın ve yanlış yolda gördüğü bir yer olmasın burası. Adalet, liyakat ve ahlak toplumu olsun. 98 kişinin aynı 2 kişinin farklı düşündüğü bir ortamda 2 kişinin 98 kişiye ezdirilmediği, hak ve hukukların korunduğu bir yer olsun burası. Homo Economicus (ekonomik düşünen, egoist, bencil, maddeci insan) penceresinden değil de; Homo Abdullahus (Allah’ın kulu, paylaşımcı, ince, naïf, ahlaklı, insan) penceresinden bakan insanların olduğu bir yer olsun. İnsanlarıyla, kurumlarıyla, sistemleriyle, çalışanlarıyla, yöneticileriyle, kurallarıyla, hukukuyla, üreteniyle, tüketeniyle herkesin yekvücut olduğu, birbirini anladığı, sevgide, hüzünde ve mutlulukta beraber olduğu bir yer olsun.
Bir yanı tarım toplumu bir yanı bilgi toplumu görüntüsü olmasın buranın. Ne model aldığı ve istediği gibi olamayan, ne de kendi gibi kalamayan, arafta bir yer olmasın. Buranın vatandaşı “İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalyan ceza yasasına göre cezalandırılan, Alman ceza muhakemeleri usulüne göre yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen ve İslam hukukuna göre gömülen kişi” dir denmesin. Gerçek aydınları olmadığı ve toplumu aydınlatmadığı için şarlatanların aldattığı bir yer olmasın. Masa başında yazılmasın buranın tarihi. Aynı hatalar bir asır tekrarlanmasın. Bir şairi çıkıp “Bu ne hazing ağaçtır. Kökü iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş” demesin.
Ülkenin ve toplumun geleceğinin hükümet değil devlet politikalarıyla belirlendiği; ortak aklın ve konsensüsun sağlandığı; tarihine, kültürüne, geçmişine, ecdadına, inancına sahip çıkanların olduğu bir yer olsun. Herkesin darbe anayasası diyerek şikayet ettiği bir anayasası olmasın. Özgürlükçü, insane ve insan haklarına saygılı, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, temek hak ve hürriyetleri teminat altına alan, toplumu geleceğe taşıyabilecek, hukukun egemen olduğu bir anayasa yapmak için iktidarı, muhalefeti, STK’ları, üniversiteleri, sermaye grupları vb. Seferber olsun. Hukuk, makam, unvan ve mevki; ideoloji, çıkar ve rant için kullanılmasın. Her 10 yılda bir “balans ayarı” yapılan her kurumun kendi işi dışında her şeyi yaptığı, etik dışı davranışları sürekli arttığı, yönetsel yozlaşmanın normal hale geldiği bir yer olmasın. Geleceğin medeniyetinin mimarları olan beşeri sermayenin; ezberci, hayatı 4-5 seçenekten ibaret sayan, düşünmeyen, okumayan, itaat kültürünü aşılayan, kolaycı, köşe dönmeci bir eğitim sisteminden geçirildiği bir yer olmasın. Batı hayranlığının her ferdinin ruhuna işlediği, yeni olan her şeyin sorgulanmadan alındığı, tarihine ve geçmişine sırtını dönen, az gelişmişlik sendromu yaşayan, kendine-toplumuna-kültürüne-inancına-insanına yabancılaşan ve akıl tutulması yaşayan sözde aydınlarının olduğu bir yer olmasın burası. Sürekli olarak seçim sisteminin, barajının, siyasi parti kanununun tartışıldığı bir yer de olmasın burası.
Yukarıdaki metni ve “Devlet, iktidar, meşruiyet, güç kullanma tekeli, seçimler, özgürlük, ötekileştirme, hak arama mücadelesi, farklılıklara saygı, toplumların kültürel kodları, itaat kültürü, demokrasi bilinci, temsilde adalet, siyasi istikrar, kavram kargaşası, yasakçı zihniyet, çoğunluğun tercihi, hizmet siyaseti, federal-başkanlık-parlamenter system, kamu hizmeti, kamu yararı, hukuk devlet, ahlak, liberal felsefe, sivil toplum kuruluşları, kurumsallaşma, özgürlük, tarih bilinci” konu ve kavramlarını kullanarak ideal bir yönetim sisteminin yol haritasını çıkarınız.