Türkiye’de Diyetisyen Olmak
Diyetisyenlik Türkiye’de son dönemde en çok ilgi gören meslekler arasında yer almakta. Nerdeyse Türkiye genelinde her üniversitede yer alan bir bölüm. Olmayan üniversitelerdede hızlı bir şekilde açılmaya devam etmekte. Ancak bu, diyetisyenlik mesleğinin görünen yüzü. Dünya genelinde en prestijli meslekler arasında yer almasına karşın, ülkemizde gerekli saygıyı pek göremeyen bir meslek.
En başta halkımız mesleğin içeriği hakkında çok bilgisiz. Diyetisyenliğin sadece zayıflatma işinden sorumlu olduğunu düşünenler çok yaygın. Ancak bilinenin aksine çok geniş bir çalışma alanı olan, önemli bir meslektir.
Sağlık meslekleri arasında ön sıralarda gelen tıp doktorları arasında, kendi öz güvenlerini desteklemek için, diyetisyenlik mesleğini oldukça fazla yargılayan çalışanlar mevcut. Ancak konu sağlık olduğunda, böyle bir yanlışa düşmek, gerçekten çok yanlış. Ancak ülkemizde çok sık görülen bir durum.
Diyetisyenliğin çalışma durumu, bir çok meslek sınıfına göre kolay kabul edilmekte. Ancak Türkiye şartlarında görünenin aksine, bu oldukça yanlış bir kanı. Ülkemizde doktorundan, spor hocasına, aşçısından, yaşam koçlarına kadar, hatta gazetecisinden, sanal ortam yazarlarına kadar herkes diyetisyenlerin işine karışmakta. Kendi mesleğinin uğraşlarının yanı sıra, bu tarz insanlarla mücadele etmek zorunda olan diyetisyenler için, çalışma koşulları da gitgide zorlaşmakta.
Sanal dünyada her gün binlerce yeni diyet programları, diyet ürünleri ortaya çıkmakta, İnternet üzerinden edinilen yanlış bilgilerle, insanlar diyetisyenleri yargılamaya kalkmakta. İnternette gördüğü bir diyet listesiyle haftada 3-5 kg verebileceğini düşünen hastaya, diyetisyen 1 haftada sağlıklı olarak 1 kg verebileceğini söylediğinde, halkın gözünde diyetisyen kötü konumlara düşmekte.
Kendi mesleğine ve karakterine saygısı olmayan diyetisyenlerin, her gelen hastaya aynı diyet listelerini fotokopi gibi çoğaltıp dağıtması, insanların diyetisyenlere olan güvenini günden güne daha da azaltmakta.
Devletimiz bile diyetisyenlik mesleğini yeteri kadar dikkate almamaktadır. Dünya sağlık örgütünün verilerine göre dünyadaki hastalık yükünün büyük bir çoğunluğunun beslenme kaynaklı olduğu ispatlanmışken, ülkemizde bu mesleğe yeteri kadar önemin hala verilmemesi çok ilginç. Bu kadar önemli bir mesleğin, atamalarının bu kadar kısıtlı olması bu meslek hakkında adayları bir kez daha düşündürmekte.
Ancak her meslekte olduğu gibi, bu mesleği de gerçekten yürekten isteyen kişiler yaparsa, bu problemler zamanla çözülücektir. Ülkemizde de diyetisyenlerin gerekli değeri gördüğü günlere…